Şiir, düşünce, edebiyat ekseninde hareket alanı.

  • Acı

    Bir şarkı rica etti, yüklerimi taşımaya.Dişlerimi sıkmışım, gözlerim kan çanağı.Bir bardak uzanıyor geceye, karanlıkta kırılan.Şerefine içiliyor, boşluğun. Korkumla karışık, yasadışı bir rüzgar.Savururken uzayan saçlarımı.Sakalıma damlamadan gecenin hüznü.Bıyıklarımda biriken şarap lekesi yüzüm. Cinayetlerimi işlerken, rüyalarımda belirir maktülün silüeti.Soğuk ve hareketsiz bedenden akarken sıcak kan.Demir kokusu keser burunları.Tiksintiler toplamı, sayıklatırken ölülerin isimlerini.Eşkiya önümü keser, ister bedelini mezarların.…

  • yazmama üzerine

    Herhangi bir olaya farklı zaviyelerden bakmayı seviyorum. Bu bakış tarzı da bir yerden sonra durağan bir yaşantıyı beraberinde getiriyor. Daha çok soru sormaya ve soruların cevabını aramak yerine süreç içerisinde dolaylı yoldan, tecrübe veya tevafuk yoluyla bulmayı tercih etmeye yöneltiyor beni. Bu ise genel olarak üşengeç bir insan olmamdan kaynaklanıyor. Üşengeçlik; arada sırada inkâr ettiğim…

  • Camdan Gözler

    Kaldırımdaki sonbahar yaprakları arasında yan yatmış ölü kedinin cama kesmiş gözlerindeki düş kırıkları döküldü taşların üzerine. Sonra çöpçü o ölü kediyi süpürdü sonbahar yapraklarıyla. Düş kırıkları bin parçaya bölünmüştü, süpürgeye takılmadı, oradangeçenlerin ayaklarına battı. Ayaklarında hafif bir sızı hissettiler, sonra sızıkalplerine doğru artarak ilerledi. Kendilerine ne olduğunu anlayamadılar. Onlardan Biri doktora gitti. Kalbinin çok fena…

  • Haliç

    Sana kapkara bir kenarından bakıyorumBu küflü bu ıslak köpek kokanKuraklıktan damarı çatlamış şehrinBir sanrı düşüncemin direklerineKader ipiyle asılıyorTam ortasındasın senNerede derin bir nefes alsamHangi geceyi koklasam senTam ortasındasın şehrinZehirli kan pompalayan bir kalp gibiİplerine düşüncemin asılıyor kaderMedet ya su! şevkat diye inliyorumKıyında öldürülenler sende ölenlerdenEvvel bulunur biliyorumNe zaman bir yerinde şehrinNefes alsam, beni boğan bu…

  • çok katmanlı muz hikayesi

    Birkaç arkadaşımla uzun uzun sohbetler ettiğimiz o öğleden sonrasına kadarsüren kahvaltı sofrasındaydık. Mütevazi soframıza elde ne varsa o davetliydi.Bir de kâsenin içinde bahçemizden topladığımız meyveler… İşte o meyvelerbu hikâyenin de masasında başrolü olacaklardı, sessiz sedasız. Sessiz çünkümasada oturan kimse o meyvelere dokunmadı. Akşama doğru aynı ekip kendi işlerini hallettikten sonra yeniden buluştu.Bu sefer başka bir…